Health Sciences

Diyetisyenler Günü’nde Beslenme Bilinci

6 Haziran Dünya Diyetisyenler Günü kapsamında, beslenme konusunda farkındalığı artırmak, bilinçli beslenme, beslenmede sürdürülebilirlik ve beslenme ile ilgili yanlış bilinen pek çok konu, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı ve Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Nazife Hürer BulunçYrd. Doç. Dr. Nazife Hürer Bulunç ile masaya yatırıldı. “Toplumun bilinçli hale gelmesi, ancak bilimsel bilgilerin sade, anlaşılır ve günlük yaşama entegre edilebilir şekilde sunulmasıyla mümkün olur” diyen Bulunç, daha bilinçli hale gelmek için kişisel adımların da çok önemli olduğunun altını çizdi. Etiket okuma alışkanlığının önemine vurgu yapan Bulunç, aç kalmadan, düzenli ve sağlıklı ara öğünlerle kan şekerini dengeleyerek beslenmenin de önemine değindi. Bulunç aynı zamanda diyetisyen adaylarına seslenerek “Bilim her gün değişiyor, bu yüzden güncel kalmak ve kendini geliştirmek çok önemli” şeklinde konuştu.

uku-dunya-diyetisyenler-gunu-beslenme-web2

1. Dünya Diyetisyenler Günü vesilesiyle toplumda beslenme farkındalığını artırmak adına ne tür çalışmalar yapılmalı? Nasıl daha bilinçli hale gelebiliriz?
Toplumda beslenme farkındalığını artırmak için çok yönlü ve sürdürülebilir çalışmalar yürütülmelidir. Öncelikle, okullarda ve kamu kurumlarında beslenme eğitimi verilmesi şarttır. Diyetisyenler, yerel yönetimlerle iş birliği yaparak seminerler, atölye çalışmaları ve sağlıklı yaşam etkinlikleri düzenleyebilir. Medya, bu farkındalığı yaymak adına çok güçlü bir araçtır; TV programları, sosyal medya kampanyaları ve halk röportajları ile doğru bilgi yayılabilir. Ayrıca, dijital platformlar üzerinden erişilebilir bilgi kaynakları (e-kitapçıklar, videolar, podcastler) hazırlanarak bilinç düzeyi artırılabilir. Toplumun bilinçli hale gelmesi, ancak bilimsel bilgilerin sade, anlaşılır ve günlük yaşama entegre edilebilir şekilde sunulmasıyla mümkün olur.

Daha bilinçli hale gelmek için kişisel adımlar çok önemli. Doğru ve güvenilir kaynağı seçerken dikkatli olun. Beslenme konusunda bilgi edinirken, diyetisyenler ve uzman kuruluşlar gibi güvenilir kaynaklara yönelin. Sosyal medyada karşılaştığınız her bilgiye hemen inanmayın. Beslenme günlüğü tutun. Ne yediğinizi ve ne kadar yediğinizi not almak, beslenme alışkanlıklarınızı daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir. Bu sayede eksik veya fazla tükettiğiniz besin gruplarını fark edebilirsiniz. Etiket okuma alışkanlığı edinin. Paketli ürünlerin içerik etiketlerini okuyarak şeker, tuz, doymuş yağ ve lif miktarlarını öğrenin. Bu, daha bilinçli seçimler yapmanızı sağlar. Diyetisyen desteği alın. Kişisel beslenme ihtiyaçlarınız ve hedefleriniz için bir diyetisyenden profesyonel destek almak, size özel bir beslenme planı oluşturmanıza ve sağlıklı alışkanlıklar edinmenize yardımcı olur. Yemek hazırlama becerilerinizi geliştirin. Kendi yemeklerinizi hazırlamak, içerikleri kontrol etmenizi ve daha sağlıklı seçenekler oluşturmanızı sağlar. Bu çalışmaların ve kişisel adımların birleşimiyle toplumda beslenme farkındalığı artırılabilir ve daha sağlıklı bir gelecek inşa edilebilir.

2. Sağlıklı beslenme ile ilgili yaygın yanlış kanılar neler ve bu kanıları nasıl değiştirebiliriz?
En yaygın yanlış kanılara şöyle örnekler verebiliriz; “Kilo vermek için öğün atlamak gerekir”, “Karbonhidrat tamamen zararlıdır”, “Tüm yağlar zararlıdır”, “Bitkisel olan her şey sağlıklıdır”, "Sağlıklı beslenmek çok pahalıdır","Sadece az yemek zayıflamak için yeterlidir"

“Kilo vermek için öğün atlamak gerekir” gibi yaygın bir yanlış kanı var. Oysa öğün atlamak metabolizmayı yavaşlatır. Diyetin geçici bir süreç değil, sürdürülebilir bir yaşam tarzı değişikliği olduğu unutulmamalıdır.  Aç kalmadan, düzenli ve sağlıklı ara öğünlerle kan şekerini dengeleyerek açlık krizlerinin önüne geçilebileceği açıklanmalıdır. Bir başka yanlış kanı ise, karbonhidratların tamamen zararlı olduğu yönündedir. Bütün karbonhidratların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir. Tam tahıllar, sebzeler, meyveler gibi kompleks karbonhidratlar lif, vitamin ve mineral açısından zengindir ve sağlıklı bir diyetin önemli bir parçasıdır. İşlenmiş gıdalardaki basit karbonhidratların ise aşırı tüketildiğinde olumsuz etkileri olabileceği açıklanmalıdır. “Tüm yağlar zararlıdır” da yanlış kanılardan biri. Sağlıklı yağlar (zeytinyağı, omega-3) beyin fonksiyonları için elzemdir. “Bitkisel olan her şey sağlıklıdır” düşüncesi yaygındır; ancak bu noktada porsiyon kontrolü ve içeriğin her zaman önemli olduğu unutulmamalıdır. Sağlıklı beslenmenin çok pahalı olması da en yaygın yanlış kanılardan biridir. Sağlıklı beslenmenin lüks bir tüketim olduğu düşüncesi birçok insanı sağlıklı seçimler yapmaktan alıkoyar. Mevsiminde yetişen meyve ve sebzeler genellikle daha uygun fiyatlıdır. Baklagiller, tahıllar, kuru yemişler gibi temel gıdaları toplu olarak almak uzun vadede daha ekonomiktir. Ayrıca, evde yemek hazırlamak, hem bütçeyi korur hem de yiyeceklerin içeriğini kontrol etmenizi sağlar. Yerel pazarlardan alışveriş yapmak da maliyeti düşürebilir. "Sadece az yemek zayıflamak için yeterlidir" de bir başka yanlış kanı. Kalori kısıtlamasının tek başına yeterli olduğu, besin kalitesinin önemsiz olduğu düşüncesi yaygın ve yanlıştır. 4 temel besin grubuna yer vererek tabakların içeriklerinin doğru hazırlanması oldukça önemlidir. Besin yoğunluğunun önemi büyüktür. Az yemenin yanı sıra, yenen besinlerin besin değeri açısından zengin olması gerektiği anlatılmalıdır. Vitamin, mineral, lif ve protein açısından zengin gıdaların tokluk hissi sağladığı ve sağlıklı kilo yönetimine yardımcı olduğu belirtilmelidir. Yeterli protein alımı vücudumuz için önemlidir. Kas kütlesini korumak ve metabolizmayı desteklemek için yeterli protein alımının önemi vurgulanmalıdır. Ayrıca sağlıklı bir yaşam tarzının sadece beslenmeden ibaret olmadığı, düzenli fiziksel aktivitenin de önemli bir bileşeni olduğu açıklanmalıdır. Bu kanıları değiştirmek için bilimsel bilgilerle desteklenen, sadeleştirilmiş ve günlük yaşamla ilişkilendirilen açıklamalar yapılmalıdır. Görsel anlatımlar, örnek menüler ve etkileşimli eğitimler bu süreci hızlandırır. Ayrıca, yanlış bilgi yayan sosyal medya içeriklerine karşı bilim temelli karşı kampanyalar düzenlenebilir.

3. Kıbrıs’ın geleneksel beslenme kültürü ile modern beslenme anlayışı arasında nasıl bir denge kurulabilir?
Kıbrıs’ın beslenme kültürü, aslında Akdeniz diyeti prensipleriyle örtüşen çok kıymetli bir yapıya sahiptir. Zeytinyağlı yemekler, sebzeler, baklagiller ve deniz ürünleri gibi unsurlar, modern sağlıklı beslenme anlayışına uygundur. Ancak son yıllarda artan paketli gıda ve fast food tüketimi bu dengeyi bozmuştur.
Bu dengeyi korumak için; geleneksel tarifler daha az yağ, tuz ve şekerle yeniden düzenlenmeli, beslenme eğitimlerinde yerel tarifler kullanılarak anlatım yapılmalı, yerel üreticiler desteklenerek doğal ve yerel ürünlerin tüketimi teşvik edilmelidir. Yani gelenekten tamamen kopmadan, onu güncelleyerek sürdürülebilir bir model oluşturmalıyız.

4. Kıbrıs’ta sık karşılaşılan beslenme sorunları nelerdir? Bununla ilgili neler yapılabilir?
Kıbrıs’ta karşılaşılan temel beslenme sorunları; obezite ve aşırı kilo, yetersiz sebze-meyve tüketimi, hazır ve işlenmiş gıda tüketiminin artması, kahvaltı alışkanlığının azalması, kalsiyum yetersizliği şeklinde açıklanabilir. Yüksek kalorili fast food tüketimi ve hareketsiz yaşam tarzı obezite ve aşırı kiloda etken olarak gösterilebilir. Sebze meyve tüketimimiz yetersizdir. Yapılan araştırmalarda, Kıbrıslı kadınların günlük diyet posası (lif) alımının önerilen miktarların oldukça altında olduğu belirlenmiştir.  Nedenleri ise Meyve, sebze ve tam tahıllı ürünlerin yeterince tüketilmemesi, lif içeriği düşük işlenmiş gıdalara yönelme şeklinde açıklanabilir. Bunun yanı sıra geleneksel Kıbrıs mutfağında zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar önemli yer tutsa da, modern beslenme alışkanlıklarıyla birlikte doymuş ve trans yağ içeren işlenmiş gıdaların, kızartmaların ve fast food ürünlerinin tüketimi artmıştır.

nerjinin yağdan gelen oranının önerilerin üzerinde olduğu gözlemlenmiştir. Zaman kısıtlaması, hazır yiyeceklerin kolay ulaşılabilir olması, pazarlama stratejileri gibi etkenler buna sebep gösterilebilir. Ayrıca özellikle öğrencilerde kahvaltı alışkanlığının azaldığını gözlemlemekteyiz. Bir diğer sorun ise kalsiyum yetersizliği. Özellikle kadınlarda kalsiyum alımının önerilen miktarların altında olduğu belirlenmiştir. Süt ve süt ürünleri tüketiminin yetersiz olması burada etkendir.

Bunlara karşı, okullarda beslenme eğitimi zorunlu hale getirilebilir, üniversitelerde ve iş yerlerinde sağlıklı menü seçenekleri sunulabilir, yerel yönetimler sağlıklı yaşamı destekleyen projeler (yürüyüş yolları, spor alanları, parklar, gibi fiziksel aktivite alanlarının artırılması ve kullanımının teşvik edilmesi, sağlıklı yaşam  seminerleri) geliştirebilir. Ayrıca toplum temelli tarama ve danışmanlık merkezleri yaygınlaştırılabilir.
 

uku-dunya-diyetisyenler-gunu-beslenme-web3.

5. Ada yaşamının özellikle gençler arasında beslenme alışkanlıklarına etkisi üzerine gözlemlerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Ada yaşamı, zaman zaman sosyal izolasyon, stres, fast food ve işlenmiş gıdaya ulaşım kolaylığı, beslenme bilinci eksikliği ve fiziksel aktivite yetersizliği sorunlarıyla gençlerin psikolojik ve fiziksel sağlığını etkileyebilir. Gençler arasında; hızlı tüketim alışkanlıkları (atıştırmalıklar, içecekler), düzensiz öğün saatleri, gece geç saatlerde yemek yeme, duygusal yeme davranışı gözlemlenmektedir.

Çözüm olarak, gençlere yönelik kapsamlı beslenme eğitimleri, sağlıklı gıda seçeneklerinin teşviki ve fiziksel aktiviteyi artırıcı programlar büyük önem taşımaktadır.  Bireysel danışmanlık hizmetleri sağlanmalı, gençlere yönelik dijital sağlık uygulamaları geliştirilmeli ve akran destek grupları oluşturulmalıdır. Gençlerin sağlıklı yaşamı bir "zorunluluk" değil, "yaşam tarzı" olarak benimsemeleri sağlanmalıdır.

6. Gelecekte diyetisyenlik mesleğini sizce hangi alanlar şekillendirecek?
Diyetisyenlik mesleği büyük bir dönüşüm içinde. bireyin genetik yapısına, bağırsak mikrobiyota profiline, yaşam tarzına ve sağlık geçmişine göre özel olarak tasarlanmış, kişiselleştirilmiş, beslenme planları öne çıkacak. Genetik, yaşam tarzı, sağlık geçmişi analiz edilerek yapay zeka ile kişiselleştirilmiş özel planlar sunulacak. Giyilebilir Teknolojiler hayatımıza entegre olacak. Nabız, glukoz, uyku takibi yapan cihazlarla anlık beslenme yönlendirmesi yapılacak. Diyetisyenler bu verileri gerçek zamanlı olarak izleyip geri bildirim sağlayabilecekler. Uzaktan danışmanlık hizmetleri, coğrafi engelleri ortadan kaldırarak diyetisyenlerin daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlayacak.
Diyetisyenler, sadece bireylerin sağlığını değil, aynı zamanda gezegenin sağlığını da göz önünde bulundurarak sürdürülebilir gıda seçimleri konusunda danışmanlık yapacaklar. Bitki bazlı beslenme, yerel gıda tüketimi ve gıda atıklarının azaltılması gibi konular ön planda olacak. Gıda sistemlerinin geliştirilmesi, çevre dostu, etik ve yerel üretime dayalı diyetler önem kazanacak.

7. Genç diyetisyen adaylarına ve mesleğe yeni başlayanlara en önemli tavsiyeniz nedir?
En büyük tavsiyem: "Bilgiye değil, öğrenmeye yatırım yapın". Mezuniyet bir son değil, başlangıçtır. Bilim her gün değişiyor, bu yüzden güncel kalmak ve kendini geliştirmek çok önemli. Araştırma yapmaktan, sorgulamaktan çekinmeyin. Sosyal medya gibi platformlarda aktif olun ama bilimselliği elden bırakmayın. İletişim becerilerinizi geliştirin; çünkü doğru bilgi, doğru bir dil olmadan hedefe ulaşamaz. Alanınızı sadece "kilo verme" ile sınırlandırmayın. Onkoloji, pediatri, sporcu beslenmesi, halk sağlığı gibi alt alanlara yönelin.Ve son olarak; empati kurun. Her birey bir dünyadır ve biz bu dünyaya dokunabilen nadir meslek gruplarından biriyiz.